Translate

20 Temmuz 2014 Pazar

Eskişehir



Saat 00.00 da Eskişehir'e gitmek için meşhur gece yolculuğumuza çıktık. Tabi bir fire vererek...

8 saatlik yolculuğun ardından Eskişehir'deyiz. Eskişehir Otobüs Terminalinin hemen önünde tramvay durağı var ve bilet satışı da gerçekleşiyor.( Bu nedenle ulaşım konusunda hiç zorluk çekmezsiniz. Eskişehir zaten tam anlamıyla şehirleşmenin ustaca yapıldığı tabi doğanın ve tarihinde cömert davrandığı bir şehir. )

1. Gün

Kalacağımız yere varıp hemen keşifçi ve gezgin kişiliğimiz ve midemizde ki senfoni orkestrasını da dinleyerek Porsuk Çayının etrafında bulunan cafelerden birinde ilk kahvaltımızı yaptık. Huzur dolu bir yer ayrıca genç nüfustan kaynaklanan bir enerjide var.

[Aslında Eskişehir'e geldiğinizde çok fazla plan yapmanıza gerek yok tramvay durakları turistik merkezlerde duruyor ve Porsuk çayı eşliğinde nostaljik caddelerde gezebilir ya da oturup çay içip insanlarla uyum içindeki şehre hayran kalabilirsiniz. 2 ya da 3 günlük bir geziyle Eskişehir sizi yormadan zenginliklerini size sunabilir ama bu kısa zaman içinde buradan kopmak istemeyeceksiniz emin olun. Şöyle bir tavsiyede bulunayım eğer deniz kenarında bir şehirde olmak istemiyorsanız şehir gürültüsünden de sıkıldıysanız ama yinede şehir hayatından da kopmak istemiyorsanız kısacası kafanız baya karışıksa Eskişehir'e gelebilirsiniz.]

Kahvaltımızı yaptıktan sonra Porsuk Çayını turluyoruz. Ve karşımıza Tülomsaş tesisleri çıkıyor ve tesisin içinde Devrim Arabasının sergilendiğini öğreniyoruz. Geri dönüşte Köprübaşı İskelesini görüyoruz ve Eskişehir'in meşhur Esbotuyla Kentpark'a gitmeye karar veriyoruz. [Esbot tarifeleri ve Eskişehir hakkında daha fazla bilgi almak için buraya tıklayınız.]
Kentpark'tan Porsuk manzarası
Anadolu Esbot
            Manej'in yanındaki sevimli faytonlar

Kentpark'ta manejin hemen karşısındaki lokantada da Balaban köfte yiyebilirsiniz. Ama tabi imkanınız varsa asıl yeri olan Sivrihisar'da yemenizi öneririm. Esbotla dönmek istemeyenler için tramvayla da adalar bölgesine dönebilirsiniz.












Tülomsaş - Porsuk Çayı                             
Kentpark dönüşü Eskişehirlilerin uğrak yeri olan Esparka gitmeye karar veriyoruz. Espark yokuşunda Paris'te Seine Nehri üzerinde bulunan Aşıklar Köprüsü'nün bir benzeri oluşturulmuş tek farkla aşıklar anahtar kilitlerini nehre değil demiryoluna atıyorlar burada.. İki yalnız gezgin burayı hızla geçip Esparka ulaşıyoruz ve evet ulaşmamızla şok geçirmemiz bir oluyor çünkü Esparkın hemen önünde bir karikatür müzesi ve anlamlandıramadığımız bir kuleyle karşılaşıyoruz. (Sonradan Esparkın eski bir kiremit fabrikasının yerine kurulduğunu ve fabrika bacasının yıkılmadığını öğreniyoruz.) Espark gayet modern ve büyük bir alışveriş merkezi sinema salonları her çeşit markanın yer aldığı mağazaları ve kafeleriyle modern Eskişehir'i yaşayabileceğiniz bir yer fakat biz iki gezginfobik pek modern hayattan haz etmediğimiz için buradaki vaktimizi kısa tutuyoruz.

Tabi yine midemizde ki kara delik bizi yutmadan hemen kendimizi Eskişehirlilerin fastfood çılgınlığı olan Pino'ya attık. Ben açıkçası beğendim hem ev yapımı hissi hem de bir profesyonellik hissediyorsunuz hamburgerlerinde. Pino'dan keyifle ayrıldıktan sonra Porsuk eşliğinde gezmeye devam ediyoruz. Sonra Leman Kültür'de içtiğimiz yorgunluk kahvesinden sonra Eskişehir'i akşam serinliğiyle sokak sanatçıları ve vaktin geç olmasına rağmen canlı sokaklarıyla gezdikten sonra kalacağımız yere bir sonraki gün için enerji toplamaya gidiyoruz.

2. Gün

Eskişehir ile ilgili araştırma yaptıysanız Papağan Çibörek Evi'ni mutlaka görmüşsünüzdür. Bizde buraya kadar gelmişken çibörek yemeden olmaz dedik ve kahvaltıda Papağana gittik tabi çok açız deyince kişi başı 5 çibörekle karşılaştık. Şunu söylemeliyim biz beğenmedik ama gerçekten Eskişehirliler bu mekana ve böreklerine hayran belirli bir saatten sonra tıklım tıklım doluyor burası... Ben yinede deneyin görün derim tabi bizim gibi abartmadan 3 çibörek alırsanız iyi olur :D [Papağan'da en az 3 çibörek alıyorsunuz]

Yaşadığımız kahvaltı şokuyla Dünya Kültür Mirası olan Odunpazarı Evlerini görmek üzere yola koyulduk. Atatürk Lisesi durağında indiğinizde Odunpazarını, müzeleri ve tarihi yapıları rahatlıkla gezebilirsiniz. Biz öncelikle müzeleri keşfe çıktık. Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi harikulade bir müze hem kendi tarihimizin önemli öncülerinin ve liderlerinin hem de dünya tarihinin önemli şahsiyetlerinin ustaca tasvirlerini görebileceğiniz keyif veren bir müze doğrusu.
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi-Kral Midas(Eşek kulaklı Midas)
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi-Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Müzesi-Nasreddin Hoca
Daha sonra biraz ilerisindeki Çağdaş Cam Sanatları Müzesine gittik. Burada cam sanatına hayran olmamak elde değil yaratıcı ve ince ayrıntılarla takdirlik eserleri Çağdaş Cam Sanatları Müzesine gelip görmelisiniz.

           Çağdaş Cam Sanatları Müzesi
Çağdaş Cam Sanatları Müzesi
Çağdaş Cam Sanatları Müzesi



Müzelerin yerini sorduğumuz çok kibar bir amca bize müzelere kadar eşlik ettikten sonra süreli sergilerin açıldığı bir müzede Türk Kahvesi Müzesi açıldığını söyleyince ve uğramamız konusunda da tavsiye verince bir sonraki durağımıza Odunpazarı'nın sevimli evleri, kafeleri ve sokaklarında lületaşı yapan sanatçılarının eşiliğinde Türk Kahvesi Geçici Müzesine geldik. İlk girişte Türk kahvesi ikramıyla karşılanıyorsunuz daha sonra tarihe bir yolculuk yapıp kahvenin yapılışından sunumuna kadar olan bütün aşamalarda kullanılan uzun saplı kavurma tavalarını el değirmenlerini tarihi cezve ve fincanları görüyorsunuz.(tabi şuan yerinde başka bir müze bulunuyordur ama başka bir şehirde olur da karşılaşırsanız mutlaka görün derim.)

Müzeleri gezdikten sonra sıra geldi Odunpazarında kaybolmaya...


         Trt ekibide Odunpazarındaydı


                                  Odunpazarı evleri


Rengarenk cam eserlerle dolu küçük dükkanlardan bir kare 



                      Kurşunlu Cami
Odunpazarının sevimli atmosferine kendimizi kaptırmışken aslında bulmak istediğimiz bir diğer güzellikte Kurşunlu Cami ve Külliyesiydi. Mimar Sinan eseri kabul edilen ve daha önceleri de Mevlevi dergahı olan Kurşunlu Caminin külliyelerinde cam ve lületaşı eserlerinin sergilendiği ve aynı zamanda satıldığı el sanatları bölümü bulunmakta başka bir yerde ise cam eserleri nasıl yapılıyor bilmek ve görmek isteyenler için yapılmış bir cam atölyesi de var. (buradan 30-200 TL arası hediyelik cam eşyalar alabilirsiniz)


      Cam Atölyesi                                      
Camiden yukarıya doğru ilerlediğimizde şirin tur araçlarına rastlıyoruz. Tabi nereden kalktıklarını öğrenmek için araştırmaya başlıyoruz ama kimse bu tur araçlarından haberdar değil sonradan edindiğimiz bilgiler doğrultusunda ücretsiz olan bu tur araçlarının Odunpazarından 5 kez tur yaptığını öğreniyoruz. (Eğer çok yorgunsanız ya da bol bol vaktiniz varsa yürüyüşünüzü yaptıktan sonra bu şirin tur araçlarıyla Odunpazarını bir kez daha keşfedebilirsiniz. )
     Odunpazarı tur araçları (alıntıdır)






Odunpazarı gerçekten de süprizlerle dolu tarihin değişik yönleriyle size sunulduğu bir yer burada gezerken eski otomobillerle fotoğraf çekinebilir otomobillerin içine girip eskilerin nostaljik atmosferini yaşayabilirsiniz.

Sıra geldi Atlıhan El Sanatları Çarşısına özellikle hediyelik eşya almak için çok güzel bir yer fakat bizden söylemesi eğer fazla zamanınız yoksa kendinizi fazla kaptırmayın.


[Dipnot: Eğer benim gibi bir satranç tutkunuysanız lüle taşı ustalarının yapmış olduğu özel el emeği satrançları rica edip alabilir (çok nazikler zaten kendileri teklif ediyorlar) ve dükkanlarının önündeki şirin masalarda oynayıp vakit geçirebilirsiniz. (vaktiniz bol veya öncelik sıralamanız farklıysa tabi)]


Sıra geldi Odunpazarından ayrılmaya Odunpazarından aşağıya doğru inince otobüs ve dolmuş duraklarını görebilirsiniz. (11 numaralı dolmuşlara binerek Sazova Parkının hemen önünde inebilirsiniz.) Çünkü bir sonraki keşfimiz meşhur Sazova Parkı Masal Şatosuyla, Korsan Gemisiyle, Sabancı Uzay Evi, Eti Su Dünyasıyla ve müthiş atmosferiyle özellikle çocuklu aileler için harika bir eğlence alanı.
         Sazova Parkı-Masal Şatosu


Masal Şatosunun özelliği ülkemizdeki önemli eserlerden esinlenmeler göstermiş olmasıdır.

[Örneğin; Çan Kulesi (Diyarbakır), Adalet Kulesi (Topkapı Sarayı), Ulu Kule (Mardin), Burgulu Kule (Amasya), Galata Kulesi (İstanbul), Yivli Kule (Antalya), ve Kız Kulesi (İstanbul).]

Masal şatosunun içinde çeşitli masal kahramanlarıyla hayal dünyasına güzel bir yolculuk yapabilirsiniz. (rehberler eşiliğinde tur süresi 35 dk) [daha detaylı bilgi için http://www.eskisehir-bld.gov.tr/eskisehir_parklar.php#bilim ]



Sazova Parkı-Masal Şatosu
           Sazova Parkı-Korsan Gemisi


Sazova gerçekten çok büyük yerli ve yabancı turist çeken bir park bu nedenle içerisinde bir kahve evi bulunuyor burada bir yorgunluk kahvesi içtikten sonra Sazova Parkından ayrılabilirsiniz.












Eskişehir deyince meşhur capcanlı caddelerini es geçmek doğru olmaz. Bu nedenle Atatürk Lisesinin önünden Kıbrıs Şehitleri Cad. üzerinde yaşlı amcaları ve teyzelerin adeta karşılıklı banklarda kesiştiği sevimli ve tıklım tıklım olan Hamamyolu Caddesini dolaştık buradan İki Eylül Caddesine geçtik Hamamyolunun canlılığı burada biraz azalsa da Doktorlar Caddesiyle adeta İstiklal havası yaşıyorsunuz. (her ne kadar çift yönlü ve modern bir tramvayları olsa da yinede gezerken farklı bir atmosferde hissediyorsunuz kendinizi)

Ve neredeyse Eskişehiri bir uçtan bir uca dolaştıktan sonra Porsuk Çayı etrafındaki restoranlardan birinde akşam yemeğimizi yemeye karar veriyoruz. Vaktimizi yine Porsuk Çayı etrafında ve caddelerde gezerek harcadıktan sonra günü keyifle sonlandırıyoruz.

3. Gün

Son günümüze dünün yorgunluğuyla geç başlamış olsak bile aradaki farkı keşif ruhuyla hızla aşarız umuduyla ilk önce kahvaltımızı yine Porsuk Çayı eşliğinde yaptıktan sonra Esbotla son kez bir porsuk turu yapmaya karar veriyoruz. İsteyenler kısa bir Gondol turu da yapabilir. Ama şimdiden söyleyeyim çok kısa bir tur atıyorlar ne olduğunu bile anlamadan tur bitiyor :D Onun yerine açık Esbotlarla Porsuk'u baştan sona dolaşabilirsiniz. Daha sonra elimizdeki bavullardan dolayı son kez Eskişehirin canlılığını İtalyanvari havasını seyretmek için bir kafede mola veriyoruz.
Ve seyre dalıp zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan ve özellikle de yemek yiyemeden Eskişehire veda ediyoruz.

SON...

Şehrinizin yükünden yorulduysanız ve deniz kenarı şehirlerinin yakıcı güneşinden ve neminden bunaldıysanız genç yaşlı demeden ailecek gelip dinlenebileceğiniz dinlendirici bir şehir olan Eskişehir bizim için gençliğin ve dinginliğin şehri olarak güzel anılarla andığımız bir keşif olarak kaldı. Bir sonraki keşfimizde buluşmak üzere gezgin kalın ;)
[Merak ettiklerinizi sorup söylemeyi unuttuklarımızı ekleyebilirisniz]









   


















2 Ocak 2014 Perşembe

Gaziantep

     Yaz tatilinde planlarını kurduğumuz Gaziantep keşfimiz 28.12.2013 saat gece 23.59 itibariyle başladı.
Gaziantep'e Süha Turizmin muhteşem performansıyla saat 05.00 de vardık. Daha sonra kalacağımız yere gitmek için otobüs terminalinin hemen önünden bir taksiyle anlaşarak eski mesleğinin ralli pilotluğu olduğunu düşündüğümüz rallici Gaziantepli taksici amcamızla İller Bankası Misafirhanesine hemen ulaşabildik. İller Bankasındakiler bizi beklemedikleri için şaşkınlardı ve odamız boşalmadığı için geçici bir odaya yerleştirildik. yol yorgunluğumuzu üzerimizden atmak için 8.30 a kadar odamızda güzelce dinlendik(!) [2 kişilik oda da 3 kişi] Daha sonra kendi odamıza geçip hazırlandık ve hemen yola koyulduk.
      Gaziantep'te ulaşımın neredeyse tamamı dolmuşlarla sağlanıyor. Antep'e geldiyseniz ve şahsi aracınız yoksa dolmuşlarla ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. Antep'te belirli merkezler var Sanko Park ve Bakırcılar Çarşısı gibi eğer yürüyüşü bizim gibi seviyorsanız bu duraklardan istediğiniz yere ulaşabilirsiniz.

    1.Gün

     Sabah kahvaltımızı Antep'in meşhur katmeriyle yapmak için Zekeriya Ustaya gitmeye karar verdik. Zekeriya Usta Katmer e ulaştığımızda bizi direkt Zekeriya Ustanın kendisi karşıladı güleryüzlü neşeli ve tam bir Antepli bu amca katmerin yapılışını izlemeden olmaz deyip bize hemen lokantasının yanındaki fırınında katmerin yapılışını gösterdi hamuru açan ustaların mahareti takdire şayan doğrusu elle incecik açılan hamurun içine Antep'e özgü doğal kaymak ve tabiki de Antep fıstığı konuluyor 4 bir kenarından katlanan katmer fırına veriliyor ve işte bu manzarayla yan taraftaki küçük lokantasında karşılaşıyorsunuz...
Katmer

     Zekeriya Ustadan aldığımız Antep kültür yolu haritasıyla beraber ilk durağımız tabiki de Emine Göğüş Mutfak Müzesi oluyor. Bu müzede eski bir Antep kadının mutfağı Tarihi Göğüş Konağıyla bize açılıyor. Bakırdan yapılmış tencereler tabaklar kahve fincanları eskinin mutfak dekorasyonuyla geçmişe küçük bir yolculuk. Ayrıca o zamanın insanın fakirliğine de şahit oluyorsunuz mandalinanın bir insana bilmeyince ne kadar yabancı gelebileceğini yiyecek olduğundan habersiz olabileceğini görüyorsunuz. Bu müzede ayrıca İngiltere den müzeye bağışlanan kahve fincanlarına da görebilirsiniz.
     Buradan ayrılıp Gaziantep Kahramanlık Panorama Müzesine yani müzeleştirilen Gaziantep Kalesine gittik fakat kale girişindeki köprünün yıkıldığını ve müze girşinin kapandığını öğreniyoruz bizi Antep hakkında uzun uzun bilgilendiren amcadan... Kendisi kale civarında hediyelik eşya dükkanında çalışıyor Antep'i doğru bir şekilde gezmek istiyorsanız mutlaka buraya uğrayıp bilgilenin derim!!!
Gaziantep Kalesi
Mamut fosil parçaları
     Amcadan aldığımız bilgiler doğrultusunda Medusa Cam Eserler Müzesine gittik bu müzede benim ve tabiki de gezgin arkadaşlarımın dikkatini mamut vertebra (omur) fosili çekti. [Diş Hekimliği öğrencisi olup üstüne detaylı bir Anatomi dersi gördüyseniz ilgi 2 kat fazla oluyor haliyle]
     Bir sonraki durağımız Saklıkonak Bakır Müzesiydi. Bizi burada koleksiyonlarıyla bu müzenin kurulmasını sağlayan Ali ATALAR karşıladı. Kendisi gerçekten kültürüyle ve azmiyle bizi kendine hayran bıraktı müzeyi baştan sona bize anlattğı ve sorularımıza bıkmadan cevap verdiği için ve insanların hiçbiri dinini dilini ve ırkını kendileri seçmediğini bu yüzden insanları bunlarla yargılamanın haksızlık olduğunu insanı sadece insan olarak sevmenin gerektiğini, düşmanlıklar yerine zenginliklere ortak olmak gerektiğini bize anlatan bu harika insana teşekkürü bir borç biliriz. Ve ricam lütfen herkes bu müzeyi ziyaret etsin ayrıca yakında açılacak olan Antep işi bölümünü de gezebilirsiniz.


Saklıkonak Bakır Müzesindeki ilginç parçalardan
biri müthiş bir tavla dama ve çalışma masası
olarak kullanılabilen fonksiyonlu bir masa
Tekke Cami
     Buradan Tarihi Zincirli Bedesten ve Bakırcılar Çarşısına doğru yürüşe koyulduk bu iki tarihi çarşıyı diğer bir keşif gününde detaylı gezmek için erteledik malum böyle harika el işlerini incelemek esnafla keyifli sohbetler ve alışveriş yarım gününüzü alır. Pazartesileri müzeler kapalı olduğu için hemen yakınlardaki Mevlevihane Vakıf Müzesine yani meşhur Tekke Cami ne gittik. Neden meşhur olduğuna gelince dünyada minaresinin altından yol geçen 2. cami olmasıdır. Yalnız baştan söylemeliyim şuan için cami inşaatı olduğu için cami içine girilemiyor. Müzede beklentilerimizi karşılamadı. Sergilenen el yazması Kuran lar dışında mevlevi ruhunu yansıtıcak çok az şey bulunması bizi üzdü doğrusu... Ama yinede bu camiyi ve girişinde bulunan minaresini görmenizi tavsiye ederim.
     Savaş Müzesi 1 saat kadar kapalı olduğu için bu kadar keşiften sonra haliyle midemizde büyüyen kara delik bizi yutmadan kendimizi İmam Çağdaş a attık kim ne derse desin benim için Antep te 1 numara olmayı başardı. Hemen lahmacunlarımızı gavurdağ salatamızı ezmemizi ve açık ayranımızı söyledik. Çok beklemeden önümüzdeki manzara buydu...

     Lahmacun Antep'te yediğimiz en güzel lahmacundu. Antep'e gelince mutlaka İmam Çağdaşta lahmacun yemenizi tavsiye ediyorum aynı zamanda yanında gavurdağ salatası favorim yine en güzel gavurdağ yapan yer ceviz adeta salata üzerinde bir baharat gibi aroma veriyor. Açık ayranda çömçeyle içiliyor burada... Yemekten sonra hafif bir baklava tercih edenler için kuru kare baklavayı (kaymaksız) öneririm. [pahalı diyenlerin aksine kebap lahmacun meze ve baklava fiyatları Antep teki çoğu lokantayla aynı fiyatta...]
     Lezzete doyduktan sonra Savaş Müzesine gittik. Burada Şahin Beyi tanıdık. Şahin Bey Elmalı Köprüsünde “Düşman cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez!” parolasıyla köprü başında süngülenerek şehit düşmüş. Sonra müzenin altında mağara olduğunu öğreniyoruz. Mağaraya girdiğimizde neden Antep türkülerinde ağıtların mağaralardan geldiğini anlıyorum ve hepimizin karşılaştığımız manzarayla gözleri doluyor. Bu müzeye geldiğinizde kesinlikle yazılan hikayeleri okuyun ve mağaraya girip yaşanılan zorluğa yokluğa şahit olun.
Savaş Müzesinin Altındaki Mağaradaki Bir Bölümden
     Görüntüler aklımızdan çıkmıyor. Kafamızı dağıtmak için Tarihi Tahmis Kahvesine doğru yola
çıkıyoruz. Meşhur menengiç kahvesini denemek istiyoruz. Kahve tadından farklı bambaşka bir
içecek menengiç kahvesi... Yanında ikram olarak menengiç, kumbüz, kırık leblebi getiriliyor. Fakat menengiç kahvesi her ne kadar sağlıklı bir kahve olsada biz Türk Kahvesinden şaşmamaya karar veriyoruz :D 


Menengiç Kahvesi
     Sonaradan başlayan müzik ziyafetiyle keyfimiz yerine geliyor. Fakat kimsenin şarkılara eşlik etmemesi ciddi bir şekilde sohbetlerine devam etmesi ve şarkılardan sonra alkış kopmaması bizi şaşkına çeviriyor biz yerimizde duramazken ve eşlik etmekten kendimizi alamazken bu tavrı garipsiyoruz doğrusu tek keyif alan ve eğlenen insanlar olarak Tahmis Kahvesinden ayrılıyoruz.
[Tahmis Kahvesi hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.]
     Kaldığımız yere ulaşımı çözebilmek için yakınlarda bir yerde yemek yemeye karar veriyoruz ilk gün sistemi çözelim derken kendimizi Urfa Tike Ciğerde buluyoruz salaş bir mekan kilim motifleri her yerde... Burada yiyeceğiniz ve önerilen tek şey tike ciğeri ben ciğer yemediğim için kuşbaşı şiş alıyorum benim diğer iki gezgin de karışık (tike ciğeri ve kuşbaşı) alıyor. Fakat lezzetten pek memnun kalmıyoruz ciğer övüldüğü kadar lezzetli değil [tabiki de o kadar övgüye tadına bakıyorum] kuşbaşı lezzetli sayılabilir ama tabiki de doğu mutfağı fazla acılı... İlk gün akşam yemeğimizi berbat ettikten sonra market arayışına çıkıyoruz. Alışverişten sonra kaldığımız yere geliyoruz aldığımız broşürleri inceleyip planımızı yaptıktan sonra dinlenme vakti :D

2.Gün   

     Güne yağmurla başlıyoruz... Planımız kahvaltımızı Bayazhan Müzesi yakınlarında yapıp Bey Mahallesini ve Atatürk Kültür Parkını gezmek. Yola koyulup Antep'in nezih pastanelerinden Orkide Pastanesinde yöresel Antep kahvaltısı ve 2 tane klasik kahvaltı söylüyoruz.    
Orkide Pastanesi
Antep böreği, Antep kaymağı, Nohut salatası ve diğer ilginç çeşitleriyle harika bir kahvaltıyla güne hazırız.
     Fakat durmayan sağnak yağış planlarımızı altüst ediyor. Günümüzü Sanko Parkta geçirmeye karar veriyoruz. Big Chefs te güzel havuz manzarası eşliğinde içilen kahvelerimizin ardından Avşar sinemasında harika bir film (Senin Hikayen) izliyoruz  [tabi ben ağlamaktan şiş gözlerle 2 gün dolaşacağımdan habersizim :D ]


Eee bu kadar Antep mutfağından kopmak fazla deyip Antep Evinin yolunu tutuyoruz. İçli köftesiyle ve yuvarlamasıyla ünlü bu lokanta ilgili garsonları ve otantik dekorasyonuyla beğenimizi kazanıyor. Her zaman olduğu gibi garsonun tavsiyeleri doğrultusunda masa döşeniyor :D
Antep Evi
Yuvarlaması dolma çeşitleri sarımsaklı lahmacunu içli köftesi pidesi gavurdağ salatası ve çiğ köftesiyle baştan sona Antep sofrası... İçli köftesi kuzu etinden [kuzu yemeyenler kesinlikle tereddüt etmesin] ve müthiş bir lezzet sadece içli köftesi için bile uğranılması gereken bir yer. Biz daha fazla dayanamayıp birer tane daha içli köfte söylüyoruz fiyatlarda gayet uygun gönül rahatlığıyla gelip bu lezzetleri tada bilirsiniz isteyenler için içli köfte satışları da var alıp evinizde de pişirebilirsiniz.
Bellapais
     Hala durmayan yağmura inat kültür parkının içinden gezegeze gidiyoruz durağa... Kaldığımız yere vardığımızda içimizdeki keşifçi kişilik bugünün yeterli olmadığını söylüyor. Hemen hazırlanıp kaldığımız yerin çevresini  keşfe çıkıyoruz. İnternetten de araştırmalarımız sonucunda 3 boyutlu kahve şekilleriyle dikkatimizi çeken bir Kıbrıs Lokantası olan Bellapais i buluyoruz. Bana ayı görünümlü kedicik yapsalar da yinede bu işte başarılılar. İçilen kahveler ve yine bitmeyen esprili ve bol kahkahalı sohbetlerimizin ardından peşimizi bırakmayan yağmur eşliğinde kaldığımız yere bir sonraki gün için dinlenmeye gidiyoruz.

3.Gün

     Anbean takip ettiğimiz hava durumu raporları bizi yanıltmadı ve Antep sonunda aydınlandı. Zaman kazanmak için sabah kahvaltımızı Bellapais te yaptık. Sonra Antep'in simgesi halinede gelen Zeugma Müzesine geldik.[müzekart ya da maximum kartınızla 8 TL giriş ücreti ödemeden giriş yapabilirsiniz] Müzeye girince direkt 3 boyutlu tanıtım filmine girmenizi tavsiye ederiz. [3 TL karşılığında] Keyifli tanıtım filminden sonra bir tur kafilesine karıştık adının Özgür olduğunu öğrendiğimiz rehberden Zeugma hikayelerini dinledik ve küçük detaylarını keşfettik. Hareket eden mozaikleri çingene kızın gizemli gözlerini tarihi eser kaçakçılığını ve daha bir çok ilginç bilgiyle müze içerisindeki hoş yönlendirmelerle buradan ayrıldık. 
Kartondan Yapılmış Sahte Çingene Kız  

Çingene Kız Mozaği Orjinali

Savaş ve Barışı Temsil Eden Mars Heykeli


Zeugma Müzesi
Zeugma Mozaik Müzesi

Oturan Kadın Heykeli
     Zeugma Müzesinden çıkıp müzenin arka tarafındaki esnaf lokantalarından biri olan ama ünüyle birçok kişiyi ayağına getiren Halil Usta'ya gidiyoruz ortaya her çeşit kebaptan tatmak için karışık yaptırıyoruz ısrarla istemememize rağmen Halil Ustadan küşneme ikramı geliyor. Önyargılıyız çünkü kuzu etinden yapılmış bu kebap bize uzak geliyor ama sonra nasıl büyük bir yanlıştan döndüğümüzü anlıyoruz bu lezzetten mahrum kalma fikri bile korkunç!!! Halil Usta tombul tatlıca bir Antepli amca tüm sempatikliğiyle bize 'kola alıcağınıza 2 kebaappp daha yiiyeeydiniz' diyor :D Halil Ustadan hem gülerek hemde hiçte fena olmayan 2 kebap fikriyle ayrılıyoruz :D
     Şimdiki durağımız Bey Mahallesi... Tarihi Antep evlerininin bulunduğu bu yer gerçekten harika! Dar sokaklarında keyifle 1 gününüzü harcayabilirsiniz tabi zamanınız varsa...
Bey Mahallesi

Tarihi Antep Evleri

Antep Evlerinden Dönüştürülen Cafeler











 





 
     Burada bulunan Oyuncak Müzesini ziyaret ediyoruz aman Allahım bu nasıl bir yer diyebilirsiniz ve kendinizi kaybedebilirsiniz. Gerçekten camekanları kırmamak için kendimizi zor tuttuk :D Alt katındaki mağarada da bölüm açacaklarını öğreniyoruz ısrar etmemize rağmen yapımı tamamlanmadığı için bizi o bölüme almadılar ama hala orayı da merak ediyorum. Aşağıdaki fotoğraflarda Türkiye den oyuncaklar yok çünkü çekmeye gönlümüz razı olmadı o kadar harika oyuncağın arasında bizim oyuncaklara bir oda ayrılmıştı ve çocuğa verilen değer ve fakirliğimiz o odanın içindeydi. 1880 yılındaki Alman oyuncaklarının 1970 teki Türk oyuncaklarından 100 bin kat daha işlevli ve güzel olması üzücü doğrusu hem mesleki açıdan yönlendiren hemde ufku açan dünya oyuncaklarından çok çok geride kaldığımızı gördük ve şuanki mutsuzluk oranınında nedenini anlamış olduk...

Diş Hekimliği Öğrencisi Olarak En Sevdiğimiz Ayıcık



Bebek Evleri



Eskiden Barbie Modası 
   
Oyuncak Müzesinden zorda olsa ayrılıp Atatürk Anı Müzesine geldik Müze duvarında bizi Atatürk ün kimliği karşılıyordu. [Çünkü Atatürk ün nüfusa kayıtlı olduğu il Gaziantep bunu da gururla sergilemişler] Avlunun tam ortasında da İstiklal Madalyası... Üst katında Antep savunmasını tarih tarih anlatan dokunmatik bilgisayarları ve zengin kitap arşiviyle vakit geçirmek için harika bir yer. ŞehitKamili de anlatmadan olmaz Fransızların annesinin peçesini zorla çıkardıklarını gören Kamil Fransız askerini taşlar fakat Fransız askerleri tarafından süngülenerek şehit edilir. [Gaziantep in iki merkez ilçesinden birinin adı Şehitkamil diğerinin adı ise Şahinbeydir. ]
Eski nüfus cüzdanları diplomaları ve şapkaları da bu müze de görebilirsiniz.

Eski Nüfus Cüzdanları


     Bey Mahallesindeki dar sokaklardan geçip Hasan Süzer Müzesine geliyoruz müze kapısı kapalı girmek istiyoruz ama dizi çekimleri (Karagül Dizisi) nedeniyle kapalı olduğunu öğreniyoruz.
     İstikamet hanlar bedestenler ve Bakırcılar Çarşısı... Gümrük Handa değişik masa oyunları oynanıyor hem bu ayunları izleyebilir hem de Kahveci Seddarda meşhur Dibek kahvesini içebilirsiniz. buradan Zincirli Bedestene geçiyoruz kadınlar için bulunmaz bir yer (küpeler kolyeler yüzükler...) ve Bakırcılar Çarşısındayız. ısınmak için ateş yakan esnaf, dükkanlardan gelen çiviyle bakır işleme sesleri ve sergilenen sanat eserleri [fiyatlarda dökülen terle orantılı :D] Esnafın sohbeti keyifli ama pazarlıkta biraz inatçılar Kayseri pazarlığı yapamadık doya doya  :P Malesef Bakırcılar Çarşısının fotoğrafları yok öyle bir dalmışız ki aklımıza oraları çekmek gelmedi inşallah bir dahaki sefere... İmam Çağdaşta yenen son akşam yemeği ve tadılan özel kare (kaymaklı) baklavalardan dönüşte götürmek için İmam Çağdaş tan alındı ve Zekeriya Ustaya katmerler sipariş edildi.
     Eeee sonuçta yılbaşı akşamı keyifli yemekten sonra Sanko Parktan alışveriş yapıp odaya eşyaları bırakıp Antepliler nasıl eğlenir görmek için Bellapaiste canlı müzik dinlemeye gidicektik. Fakat inanılmaz çatlak dolmuş şöförümüz Antep te kim var kim yok topladığı ve otobüsteki korku filminden fırlama sapık yüzünden İller Bankası önünde inmek zorunda kaldık. Bu faciadan sonra alışverişi eğlenceden sonraya atmaya karar verdik. Kaldığımız yer Antep in elit yerlerinden olduğu için eğlenceninde keyifli ve kaliteli olucağını düşündük fakat klavyesiyle her an Ümit Besen den nikah masası çalabilecek abiyi görünce ve düğün müziği girişleriyle bizibizden aldılar yılbaşında yaşadığımız bu şokla cafeden hemen ayrıldık. [keşke sadece kahve yapsalar dedik ama boşa olan oldu] Hemen B planı uygulamasıyla Migrostan çılgın alışveriş ve oda da parti fikriyle yola koyulduk saat daha 21.00 ve Migros dahil bütün marketler kapalı Allahtan açık bir kuruyemişçi bulduk drajeler bol kabak çekirdekli kuruyemiş içecekler ve bir kaç ıvırzıvırla günü kurtardık. Ben her ne kadar yeni yıla kabak çekirdeği çitleyerek girsem de sohbetlerinden ve komik hallerimizden hiç bıkmayacağım 2 gezginfobikle yeni yıla girmekten son derece memnundum. Tamam 2 si birden uyuyunca biraz sinirlendim ama intikamımı sabah onları erken kaldırarak aldığımı düşünüyorum :D [küçük bir itiraf]

4.Gün

     Son kahvaltımızı Sanko Parkta yapalım istedik ama yılbaşından dolayı saat 14.00 ye kadar kapalı olduğunu öğrendik. Bütün Cafeler kapalı olduğu için kahvaltı yapıcak bir yer bulamadık ya kahvaltı için keşfe çıktığımızda gördüğümüz amca gibi kebap ve lahmacunla güne başlayacaktık ya da aç kalacaktık. Bu yüzden hemen keşfe çıktık ve harika bir börek dükkanı bulduk patatesli ve kıymalı sıcak börekleri peynirli yumuşacık simitleriyle Antep te kahvaltı yapmak için harika bir yer.[adını bilmiyorum ama Nohutçu Adil Ustanın sağından ilerleyip sağa dönünce mutlaka görürsünüz] Dönüşte de Anteplilerin çok sevdiği Nohut dürümü yolculuk için aldık.[bana sorarsanız fena değil ama yinede eminim Antep te o kadar lezzet varken aramassınız] saat 15.00 Ayıntap tan ayrılık vakti...

SON...

Bir lezzet ve kültür turu yapmak istiyorsanız Antep tamda aradığınız yer bu keyifli yolculuğumdaki gezginfobiklerimle geçirdiğim muhteşem geziden inanılmaz bir genelkültür ve harika anılar kaldı... bir sonraki keşfimizde buluşmak üzere gezgin kalın ;)
[Merak ettiklerinizi sorup söylemeyi unuttuklarımızı ekleyebilirisniz]